Hatalı Tıbbi Uygulamadan (Malpraktis) Doğan Hukuki Sorumluluk

Hatalı Tıbbi Uygulamadan (Malpraktis) Doğan Hukuki Sorumluluk

Malpraktis: Doktorun veya tıp merkezi, poliklinik, hastane vb. sağlık kuruluşlarının bilgisizliği, deneyimsizliği veya ilgisizliği nedeniyle yanlış teşhis, hatalı tedavi veya eksik bakım hizmeti neticesinde hastanın zarar görmesi.

Hatalı uygulamaları ifade etmek için literatürde tıbbi malpraktis kavramının yanı sıra, Tıpta Yanlış Uygulama, Tıbbi Hata, Tıbbi Uygulama Hataları, Hekimliğin Kötü Uygulaması gibi kavramların kullanıldığı görülmektedir. Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının 13. maddesinde “Hekimliğin Kötü Uygulanması” başlığı altında parantez içinde malpractice kavramı belirterek “bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeni ile bir hastanın zarar görmesi hekimliğin kötü uygulanması anlamına gelir” tanımlaması bulunmaktadır.

Henüz yürürlüğe girmeyen Tıbbi Hizmetlerin Kötü Uygulanmasından Doğan Sorumluluk Kanunu Tasarısı’nın 3. maddesinde ise “Tıbbi Kötü Uygulama: sağlık personelinin, kasıt veya kusur veya ihmal ile standart uygulamayı yapmaması, bilgi veya 25 beceri eksikliği ile yanlış veya eksik teşhiste bulunması veya yanlış tedavi uygulaması veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan ve zarar meydana getiren fiil ve durum” olarak tanımlanmıştır.

Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluk Koşulları

Tıbbi Müdahale: Kişilerin ruh ve beden sağlığına yönelik herhangi bir noksanlığı veya hastalığı teşhis, tedavi etmek; tedavinin mümkün olmadığı hâllerde hastalığı hafifletmek, ilerlemesini ve kötüye gitmesini önlemek, acıları dindirmek, ortaya çıkmamış ama çıkması muhtemel hastalıkları önlemek ya da yasadan kaynaklı olarak nüfus planlaması amacıyla yapılan, kanunun yetkilendirdiği kimselerce tıp biliminin öngördüğü genel kural ve esaslar uyarınca gerçekleştirilen her türlü faaliyettir.

Tıbbi zorunluluk yani “endikasyon” genel kavramlar bölümde açıklandığı üzere; kısaca tıbbi gereklilik olarak tanımlanabilir ve tıbbi müdahalenin hukuka uygunluk şartlarından biridir. Endikasyon olmadan müdahalede bulunulmaması gerektiği yönünde yasal 82 düzenlemeler de bulunmaktadır. Nitekim Anayasanın 17/2. maddesinde, “tıbbi zorunluluklar” dışında kişinin bedensel bütünlüğüne dokunulamayacağı temel bir ilke olarak kabul edilmiştir. Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin 13/3. maddesinde hekimin teşhis, tedavi veya korunmak gayesi olmaksızın, hastanın arzusuna uyarak veya diğer sebeplerle, akli veya bedeni mukavemeti azaltacak herhangi bir şey yapamayacağı vurgulanmıştır. Benzer şekilde Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 12. maddesinde; “Teşhis, tedavi veya korunma maksadı olmaksızın, ölüme veya hayati tehlikeye yol açabilecek veya vücut bütünlüğünü ihlal edebilecek veya akli veya bedeni mukavemeti azaltabilecek hiçbir şey yapılamayacağı ve talep de edilemeyeceği” düzenlenmiştir.

Ancak istisnai bazı durumlarda tıbbi endikasyon bulunmasa dahi sosyal gereklilik (sünnet) ve psikolojik gereklilik (estetik müdahaleler) nedeniyle yapılan bazı müdahalelerin de endikasyon unsurunu taşıdığı kabul görmektedir. Benzer şekilde deneysel nitelikli müdahalelerin, şekil ve fonksiyon değiştirici müdahalelerin (estetik ameliyatlar, cinsiyet değişikliğine yönelik müdahaleler), kişinin üretim fonksiyonuna yönelik müdahalelerin (rahim tahliyesi, sterilizasyon, kastrasyon, suni döllenme), aşı ve üçüncü kişi yararına müdahalelerin (organ nakli, kan nakli) de dolaylı tedaviye yönelik olmaları veya kanunla düzenlenmeleri gerekçesiyle hukuka uygunluğu kabul edilmektedir. Tıbbi Standart: Hekimin tedavi amacına ulaşması için gerekli olan ve denenerek ispatlanmış bulunan, hekim tecrübesi ve doğa bilimlerinin o anki ulaştığı düzey olarak tanımlanmaktadır.

Hasta üzerinde gerçekleştirilen girişimler, tanı ve tedavi amaçlı olsa dahi, kişinin vücut bütünlüğü üzerinde etkisi olan bu girişimlerin hukuka uygun olması son derece önemlidir. Aksi hâlde, hukuka aykırı eylemden söz edilecek ve sözleşmeye aykırılık ya da haksız fiil sorumluluğu söz konusu olacaktır.

Tıbbi uygulamanın hukuka uygunluğu için;

  • - Sağlık personeli yetkili olmalı,
  • - Aydınlatılmış onam alınmalı,
  • - Müdahale, tıp biliminin verilerine göre zorunlu olmalı,
  • - Özen yükümlülüğüne dikkat ederek tıp biliminin verilerine göre uygun müdahale yapılmalı.

Aydınlatılmış Onam: Hastanın kendisine uygulanacak herhangi bir tıbbi işleme onay verebilmesi ya da reddedebilmesi için yeterince bilgilendirilmesi, aldığı bilgi üzerine düşünmesi, özgür seçimine dayalı kararını vermesi sürecidir. Aydınlatma; teşhis, tedavi, süreç ve riskler olarak adlandırılan başlıklar üzerinden yapılmalıdır.

Tıp Mesleğinin Gereklerine ve Özen Yükümüne Uygun Davranılması: Tıbbi müdahalenin hukuka uygun olabilmesi için aranan diğer koşul, tıp bilimi ve meslek kural/uygulamaları belirlemektedir. Her türlü tıbbi girişimin gerekli ve yararlı olmasının yanı sıra, tıp bilimince belirlenen standartlara uygun olması aranmaktadır.

Hizmet Verdiğimiz Diğer Departmanlar

Sigorta Hukuku

Sigorta Hukuku Departmanı

İş Hukuku

İş Hukuku Departmanı

Vatandaşlık Hukuku

Yabancılar ve Vatandaşlık Hukuku

Şirketler Hukuku

Şirketler Hukuku Departmanı

Malpraktis Hukuku

Hatalı Tıbbi Uygulama Hukuku

İzale-i Şuyu

Ortaklığın Bozulması Hukuku

Arabuluculuk

Arabuluculuk Hukuku Departmanı

Boşanma Davası

Nafaka ve Boşanma Hukuku

Gayrimenkul Hukuku

Gayrimenkul Hukuku Departmanı

Tüketici Hukuku

Tüketici Hukuku Departmanı

Özelleştirme Hukuku

Özelleştirme Hukuku Departmanı

Ceza Hukuku

Ceza Hukuku Departmanı

KVKK Hukuku

KVKK Hukuku Departmanı

İcra Hukuku

İcra Hukuku Departmanı

Danışmanlık için
İletişime Geçin

İletişim